21 Eylül 2010 Salı

Bir Kıvılcım Düşer Önce...

Hani şu "Facebook, insanın ilkokul arkadaşını bulmasının en güzel yoludur." savunması var ya...
Neyse ağzımı bozmadan devam edeyim.

Benim için Facebook'un amacı halihazırda görüştüğüm arkadaşlarla geyik yapmak. Zaten görüşmek istediğim ilkokul arkadaşlarımdan hiçbir zaman kopmadığım için Sümüklü Barış beni arkadaş listesine eklemek istediğinde elim titremeden "ignore"a basıp geçebiliyorum.
Ha elbet faydası da dokundu Facebook teknolojisinin; annemin çok eski bir öğrencisi benim sayemde anneme ulaştı. Hepimiz pek mesut olduk. Olmasa ne olurdu? Bir bok olmazdı ama hoş bir durum oldu işte.

Ben gerçekçi diyeyim, siz öküz...
Düşüncelerim bu yönde olduğu için lise buluşmalarına anlam veremiyorum.
Dediğim gibi, benim arkadaşlarımla buluşmak için böyle bir şeye ihtiyacım yok. Gelecek olan bir telefon ediyor görüşüyoruz.
Oraya gidip de zamanında sadece üst dönem oldukları için burunları havada dolaşıp selam bile almayanların dişlerinin arasından "ahh cınımmm" diye gülümseyerek yalandan sarılmalarını ya da okuldaki "birçok kişi" gibi bir hukuk fakültesine gidip avukat olduğu için kendini nimetten sanıp o "birçok kişi"nin aksine Facebook'ta adını "Av. Mahmut Can" yapan zerzevatın gerinmesini görmek istemem.
Görmek isteyeceğim öğretmenlerin zaten telefon numaraları var, istediğim zaman arayıp buluşurum. Geri kalanına da zamanında yeterince bela okuduğum için artık bir şey diyemiyorum ama olur da karşımda "en sevdiği öğrencisi"ymişim gibi sırıtırsa suratına bir yumruk yiyeceğini biliyorum.

Peki, beni çeken hiç mi bir şey yok buluşmalarda? Var ama oraya gelen insanlar bunu bilse gelmezler.
Zamanında tek kaş olmasına aldırmadan, sırf babasının parası var diye kendini güzel sanıp burnundan kıl aldırmayan kızın, babası yaşında bir adamla evlenip çocuk yaptıktan sonra bütün gelecek planlarına inat Victoria Beckham yerine ev hanımı olduğunu bir de gözümle görmek isterim.
Zamanında pek de popüler olmayan çocuğun neredeyse on yıl sonra bile kendini kabul ettirme çabasını ve görmemişin oğlu misali "eşim ve ben de geliyoruuuuzz!" yazıp da buluşmaya geldikten sonra "bakın, beni de siken var" dercesine zavallı kadıncağıza sürekli sarılıp öpmesini de görmek isterim.
Okulun kısa boylu ama babyface yakışıklısının nasıl da enine genişlediğini de görsem fena olmaz, ablak fotoğraflarından daha da eğlenceli olabilir.

Allaaan salağı! "Av. Mahmut Can" nedir?!
Allah var ya doktor olup uzmanlığı falan kazanmamış. Ezer geçerdi artık herkesi pezevenk!

4 yorum:

depik dedi ki...

vay pezevenk!!!

Jane Jones dedi ki...

lütfen ama burası seviyeli bir platform. hiç yakışmadı.

Ruby Edwards dedi ki...

Eklemeden geçemedim, lisede popüler olan herkes lise sonun yazında hamile mi kaldı? Nerde bir zamanlar çeneleri yerle geniş açı yapan birini görsem liseden, yanında kendini annesini kepaze etmeye adamış sevimsiz bir velet.. Hmm tabii bir de lisede yakışıklı kabul edilip bugün facebook resimlerini/isimlerini eşleriyle paylaşan meğer-bireysel-bir-varlıkları-yokmuş-bu-dünyada erkekler var.. Av. Mahmut Can kimmiş ya? Bak o doktora yapar..

Jane Jones dedi ki...

özellikle bizim üst dönem çok fena. canım sıkılınca bakıp bakıp eğleniyorum.
Av. Mahmut Can dediğim, istanbul gezisinde üst dönemde üç çocukla görüşmüştük ya istanbul üniversitesi'nde. biri orada hukuk okuyordu. işte o kendini nimetten saymaya başlamış.