17 Aralık 2012 Pazartesi

Bazen 3

Bazen, tuttuğun bir el, dünyanın geri kalanından çok daha önemli oluyor.
Alınan ilk bisiklet, öpülen ilk dudak ya da gidilen ilk sinema filmi gibi yer ediyor; hem de tuttuğun ilk el olmamasına rağmen.

19 Ekim 2012 Cuma

p.p.

Tam olarak nereden başlamam ve nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum.
Uzadıkça daha da sıkıcı olacak bir hikaye bu.

Eğitim sisteminde son on yılda yapılan 5-6 değişiklikten önce, beş yıllık ilkokul hayatı sonunda sadece sınav puanı ile yerleşebildiğiniz yedi yıllık okullar vardı: Bir senesi hazırlık, üçer senesi ise ortaokul ve liseydi.
Ortaokul yıllarında -zekası kısmen de olsa bir sınavla kanıtlanmış olması rağmen- zeka geriliği varmış gibi görünen, çok uzun boylu, gözlüklü, satranç koluna katılan ve en önemlisi ceketini çıkarmayan bir çocuk vardı. Halbuki en büyük isyanımız mecbur kalmadıkça ceket giymemekti ve birkaç kişi hariç hepimiz büyük isyankarlardık.

20 Haziran 2012 Çarşamba

Yazı

Yaklaşık iki sene önce yazı-tura attım.
Şimdi, sorumluluğu 50 kuruşa yüklemek ikimiz için de kurtuluş olabilir.
Fakat ben artık seni kurtarmak değil, yazıya hapsetmek istiyorum.

17 Ocak 2012 Salı

Arkadaşım

19 Ocak'ta ne olmuştu?

Bir ses geldi sokaktan; hani su şişelerinin üstünden araba geçer de siz nereden geldiğini anlamadığınız bir patlama sesi duyarsınız ya, işte öyle bir ses.

Kısa bir süre sonra haber geldi yan masadan; biri daha vurulmuştu niceleri gibi.

Çıkıp sağ tarafa doğru -fazla değil- iki dakika yürüsem "Abdi İpekçi Caddesi"ndeyim, sola yürüsem -yine sadece iki dakika- daha kanı taptaze yerde duran bir adamın öldürüldüğü yerdeyim.
Biz çift camlarımızın gürültüyü kesen huzurunda çalışırken, önemsemediğimiz o ses meğer son nefesiymiş.