29 Ağustos 2010 Pazar

Sayıkla-ma 3

Geçenlerde tur şirketi olduğunu düşündüğüm bir yerin kapısında şu yazı vardı:
"The world is small with us."

Benim bu yazıyı:
"Size dünyayı dar ederiz."
olarak yorumlamam gitgide nemrut bir insana dönüşüyor olmam anlamına gelmez değil mi?

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Birinci Sinir Harbi

Eski sevgilimin benden önceki sevgililerinin neredeyse hepsi benim için bir utanç kaynağı olmuştu.
Şu konuda anlaşalım; kainat güzeli olduğum gibi bir iddiam yok fakat o karılar da ne suratına, ne de kese kağıdı yardımıyla da olsa vücuduna bakılmayacak yaratıklardı. Hatta bir tanesi Palpatine'in ızgara olmuş haline benziyordu, o kadar diyeyim. (Şekil 1a)
Ne kadar şekilci olduğumu sorgulayacak olanlara sadece şunu söylemek istiyorum: "Allah'ını seven bir milyon kişi bulurum" , "Türk Bayrağı'nın gücü çok güçlüdür" , "Kıçımız dondu reis" gibi yüzlerce gruba üye olanı bile vardı aralardında.
Hal böyle olunca ben utanıyordum kendimden, sanki bütün hepsini ben tornadan geçirmişim gibi yüzüm kızarıyordu.

Son bombası ise patladı, eski işyerinden kırk yaşında bir karıyı sikiyor.
Şu konuda da anlaşalım; insanların aşkla yaptıklarına sikişmek diyenlerden değilim, durum gerçekten bu. Lise son sınıfa başlayacak olan bir erkek evlat sahibi olan bu kevaşeyi sadece arada bir sikiyor. Herkesten gizli saklı, dört duvar arasında buna dayalı bir ilişki. Tabii kadına sorarsan öyle değil çünkü o kendi dünyasında onunla büyük bir aşk yaşıyor; sürekli can yücel şiirleri, romantik şarkılar paylaşıyor. Bunların yüzde doksanı ise bırak cevap verilmeyi okunmuyor bile.

Ben bu kadar ayrıntıyı nereden mi biliyorum? Kadın milletinden korkulur arkadaş! Onlar ki çoğu zaman her şeyi görendir, bilendir.

Bilemediğim ayrıntı olarak da: Acaba onlar tak çıkar oynarken yan odada da oğlu mu yatıyor yoksa evden gönderiyorlar mı?

Not: Huyum değildi, bunlar yazmak da hiçbir zaman isteyeceğim türden şeyler değildi. Sinirimi mazur görün. Dökülebileceğim en yakın nokta burasıydı, aksi takdirde sinirden kendimi sikecektim (mecaz anlamda! fesatlanma).

3 Ağustos 2010 Salı

Ay Liv İn İngiliş

Bir arkadaşım var, tabii ki "sadece" bir arkadaşım yok da...
Neyse işte bu vatandaşın Facebook denilen alemdeki bütün durum bildirimleri İngilizce. Hani alıntı falan yapıyor desen, o da değil. "It's so boring today that I'm parmaklaying myself." gibi hayatından, hiç kimsenin umrunda olmayacak kesitlere yer veriyor.
Bu yetmezmiş gibi bir de ablası var yurtdışında yaşayan, o da sürekli İngilizce yorum yazıyor: "Vazelin is good for it bro." falan diye. Sonunda çocuk da "Thnx sis!" yazıyor, muhabbet bağlanıyor.

Başka bir arkadaşım da gayet Konyalı olması rağmen, geçenlerde İstanbul'a gelen Şevki Teyze kılıklı annesinin Kız Kulesi önündeki fotoğraflarından albüm yapıp adını "My Sweet Family" koymuş.
İngiliz Kraliyet Ailesi sanki mübarek!

Gün gelip de gemileri yakacak kadar dellendiğimde bunlara yazmak istediğim tek bir cümle var: "Ananızı İngiliz mi sikti?"
Evet, bu kadar amiyane ve net bir şekilde sormak istiyorum.