Olaya direkt göbeğinden dalmak istemezdim ama söylemeden geçemeyeceğim: "Ben blog sevmem!" Evet, aynen böyle ünlemli ve tepkili olarak.
Çeliştim mi kendimle? O zaman şöyle açıklayayım; sürekli mükemmel güzel, esprili, içli vs yazdığını zannedip bana acı çektirenler yüzünden korkar oldum blog gezmekten.
Kendi artıklarına sanat eseri muamelesi yapanlara lafım.
Günlük tutar gibi yazanlara lafım yok, nihayetinde insanoğluyuz, merak sahibiyiz, bayılırız başkalarının hayatını kurcalamaya. Fakat gelip de oraya "bilmemne maçı şöyle geçti, böyle bitti" diye yorumsuz, kütük gibi yazınca benim de asfalyalarım atıyor. Bir kere o maç yılın en önemli maçlarından, duymayan kalmamış zaten, sen de yazdın n'oldu? Siniri bir kenara atıp derin nefes alıyorum...
Canım ciğerim blogları düşünüyorum. Mesela bir sürü güzel yemek tarifi bulduğum, çiçeğime nasıl bakmam gerektiğini öğrendiğim, güzel bir filmle-şarkıyla tanıştığım blogları... Derken sinirim yatışıyor, bir blogsever oluyorum adeta.
Şarkı sözü ile özetlemek gerekirse:
"Seviyorum sevmiyorum
Kaç yaprak var bilmiyorum" *nil karaibrahimgil
01022020 -- coming soon
-
Yalnızlıkta 11. yılımı bitirirken o kadar huzurluyum ki! Sanırım ilk kez
bir yıldönümünde bu kadar keyifliyim, o yüzden bunu yazmam lazımdı. Kendime
acı...
5 yıl önce