Lisedeyken, önce Feng Shui'ye sarıp sonra da vejetaryen olan fakat bunu anca Sultanahmet Köftecisi'ne gidene kadar sürdürebilen arkadaşımız güzel bir espri malzemesi olmuştu.
Yirmi yaşına geldiğimde ise günlük hayatını odun olarak geçiren bir adamın, iç huzurunu bağdaş kurarak bulan sevgilisine "Aşkaaam, detoks yapalım mı bugün?" demesi bana iki yıllık eğlence çıkarmıştı.
Sevgilisinden yeni ayrılmış, üstelik işyerinde de gergin bir hafta geçirmiş olan çocukluk arkadaşım sırt ağrıları ile karşıma dikildiğinde çareyi önce alışverişte aradım. Olmayınca ikinci atışımı yemekten yana kullandım.
Normal koşullarda, güzel yemek karşısında külahın kenarından akan erimiş dondurma kıvamına gelen kızın gıkı çıkmadı.
Sadece yemek sırasında bir ara gözleri parlayarak, gelmeden önce uğradığı bir tanıdığının gerginliği ve ağrılarından bahsedince "Bak benim yoga hocası arkadaşım var. Hem ağrılarını azaltır, hem de gerginliğini alır." diye akıl vermekle kalmayıp sitesinin adresi, telefon numarası demeyip ne bilgi varsa verdiğini söyledi.
"Yarın yogaya gidelim mi?" sorusuna ilk tepkim "Gay miyiz biz?" oldu.
Neyse biz kalktık sinemaya gittik. Neşelendirmek için sinemada dondurma aldım, o da olmadı. Çıktık yürüyoruz ama hala keyfi yok. En sevdiği kokteyli içti, o da yaramadı.
Sonra baktım ki yoga gerçekten son umut haline gelmiş. Bir de aramızda çiğ tavuk yemeye kadar gitmese de kötü haşlanmış yağsız makarnaya uzanan bir hatır var. Abartmamaya karar verip gitmeyi kabul ettim.
Gece oldukça geç yattığımız için saati kurduk. Uykudan olsak da pazar kahvaltısını es geçemeyecek kadar keyif pezevengi olduğumuz için erkenden kalktık. Gidip sucuklu menemenimizi söyledik. Ekmekler de tazecik çıtır çıtır olunca o menemeni çatalsız, ekmek bana bana bitirdik. Peynir, zeytin, bal-kaymak derken yarımşar ekmeği yedik. Yanında inşaat işçisi misali su bardağıyla ikişer de çay içtik. Saate baktık, yarım saat var dersin başlamasına. Göbeğe baktık yedi-yarım-saatten önce yerinden kalkmaz. Kalkmaz ama kaldırdık mecbur.
Yürürken bir geğirdik ki buram buram sucuk kokuyor. Ne çıkarken ağzımıza attığımız karanfil ne de naneli sakız fayda ediyor.
Telefonda ablaya anlatıyoruz halimizi "Recep İvedik'teki yoga sahnesi gibi olmuş haliniz" diyor, anlamıyoruz tam olarak fakat kötü bir şey dediği kesin. Bir yandan gülüyoruz halimize, bir yandan midemizdekiler ağzımıza gelmeden nasıl yırtarız hesapları yapıyoruz, bir yandan da geğirmesek bari diye umut ediyoruz.
Derse ucu ucuna yetiştik. Kadın başladı bizi pozisyona sokmaya. Girilen her pozda bir süre geçirmemizi istiyor, o sürede de gözünü kapatıp yoğunlaşmanı (!) bekliyor.
Bir yandan Balili masözlerin olduğu tütsülü spalarda çalan dıngır dıngır sinir bozucu bir müzik, bir yandan kadın rahatlatıcı olduğunu düşündüğü bir sesle dırdır... Fakat ben o kadar yorgun ve uykusuzum ki gözümü kapattığım anda uyku moduna geçiyorum. Öyle ki yanımdaki esmer güzeli adama bakmıyorum, sadece gözümü araladıkça görüş alanımda olan aşırı kıllı bacakları görüyorum mecburen.
Böyle biz pozdan poza girerek poz keserken ders ilerledi, yoga hocası iyice zıvanadan çıkıp daha da çok konuşmaya başladı.
Kadın konuştukça bırak huzur bulmayı sinirimin bozuldu. O da yetmezmiş gibi "ahh, uhh" diye "Berlin in Berlin"deki Hülya Avşar sesleri çıkarmaya başladı. Bu işin gediklileri de ona katılınca odadan çılgıncasına bir orgynin ortasındaymışız gibi sesler yükselmeye başladı. Benim sinirler iyice laçka oldu, gülemiyorum da... Çaresizce bu durumun geçmesini beklerken kendini yogaya adamış kırklı yaşlarındaki amca, güneşin altında çalıştıktan sonra kana kana su içmiş rençber misali bir "oğğhh" çekti.
İçim kan ağlıyor derler ya benimkinde kahkahalar çağlayan olmuş. Arka tarafta olduğum için sırıttığımı kimse görmüyor fakat ben yine de arkadaşıma bakmıyorum. Biliyorum, gözün ucuyla bile baksak birbirimize, o dersten yaka paça atılırız.
Neyse ki bizden beklenmeyecek bir olgunlukla büyük bir sabır gösterip işi kahkahaya dökmeden tamamladık dersi. Yine neyse ki ödülümüzü aldık, sırt ağrılarımızdan biraz olsun kurtulduk.
Eğilip bükülüp sağı solu gerdirmek her şeye rağmen zevkli geldiği için gidip paket halinde yoga dersi satın aldım. Tabii bu sırada arkadaşıma "Senin yüzünden başıma gelenlere bak, gay oldum entel oldum, eşe dosta ne derim?" diye söylenmeyi ihmal etmedim.
Bu arada her şeye rağmen özümü koruyorum: Bir kere olsun bağdaş kurarken iç huzuru bulmadım, "ahh, ıhh" demedim, mumlar-tütsüler yakmadım, et yemekten de vazgeçmedim.
Mike Stilkey'nin Kitaptan Heykelleri
-
Sanatçının blogda daha önce yayınlanmış çalışmalarını görmek için buraya,
web sitesini ziyaret etmek için buraya tıklayın.
Devamı »
1 yıl önce
6 yorum:
et candır diye giriyorum yoruma.
sana da söylediğim gibi arkadaşına da cankan'dan yaranamadım'ı tavsiye ediyorum. yoga falan hikaye. dert tasa kalmaz. aydınlanır
gülme mevzusuna, daha doğrusu gülmemeye çalışma mevzusuna da bir yorumum olacak. ramazan da geliyor zaten. teravihe git! ama arkadaşınla git. orda da gülmeden durabilirsen gerçek olgunluğa erişmişsin demektir. cumaya git diyeceğim ama kadınlar için teravih daha uygun. hem 33 rekat sürüyo toplamda. çok zor bir sınavdır yakın arkadaşla teravihe gitmek.
et yemeyip de kansız-cansız mı dolaşayım, değil mi?
cankan ağır gelir ona. anca alıştı müslüm'ün nilüfer'ine. :) gözümün önünde eriyip gitmesine dayanamam.
valla bir daha öyle dellenirse "huzur islamda" diyerek camiye götürecektim. Yalnız ufak bir sorun var ki ben namaz sırasında gider bir amcayı taklit eder eli kolu yanlış yere koyarım. sonra herkesin namazını bozarım.
o yoga hareketlerinin hepsi kuranda var! bilim adamlari bi hesaplamislar fuvuda yararli ne kadar egzersiz varsa hepsi namaz esnasinda yapiliyormus, hemen sehadet getirmis musluman olmuslar...
sehadet degilde baska bisey mi getiriliyodu yaa, karistirdim ben orayi?
bir de salavat vardı getirilen ama şehadet-şahit benzerliğine bakarsak şehadettir o. :)
kuran bilimsel zaten, her şey var içinde. biz aciz kullar uğraşıp duruyoruz yeniden keşfetmek için.
amin. bismillah.
"salavath" diye de ne güzel death metal grubu ismi olurmuş...
ahahashkjdhaskjdjas aslında küfür de ettim ama gayet iyi niyetliydi. :)
Yorum Gönder