Söylemesi ayıp; kendi işini kendi görebilen, az-biraz el becerisine sahip, püf noktalarla ilgili akıl da yürütebilen bir insan evladıyım. Hal böyleyken "erkek işi" olarak görülen bir sürü işin de altından kalkabiliyorum. Tabii zamanında babamın beni yaptığı her işte çırak olarak kullanmasının da payı var bunda. Mesela sekiz yaşındayken gücüm yetmese de araba lastiği değiştirmenin inceliklerini biliyordum, şimdi bırak değiştirmeyi krikoyu nasıl yerleştireceğimi bilmem o ayrı.
Bir gün eve erken geldim. Fırsat bu fırsat erkek arkadaşıma yemek hazırlayayım dedim. Ben mutfakta yemek kokuları arasında "kadın ve erkek" olmak üzere iki farklı cins olduğumuzu, daha da önemlisi bir dişi olduğumu hatırlayıp ne zamandır unuttuğum dişiliğin tadını çıkarırken er kişi geldi yanıma.
O sırada da elimde bir kavanoz var. Bunun kapağını çevirmeye çalıştım bir kez. Bir denemeyle açılmayacağı aşikar olan bu kavanozu, mağara zamanlarından kalan alışkanlıkla erkeğimin güçlü kollarına teslim ettim.
Hani dişiyim, yemek yapıyorum, adeta narin bir çiçek ve hatta Safinaz'ım ya; erkekim Temel Reis'imin mucizesine diktim gözümü hayran hayran. Kavanozu bir açsın boynuna atlayıp kaslı(!) kollarını öpeceğim.
Bu herifçioğlu bir ıkındı, sonra etti iki, derken bir sol-sağ yaptı. Bu sırada benim gözümün feri söndü, mojosunu kaybetmiş Austin Powers oldum. En son "Dur pıçaknan kenarını kaldırayım ben bunun" diyince benim göz döndü. Dişimin arasından küfrü koyuvererek kaptım elinden kavanozu. Artık nasıl bir iman gücü geldiyse bana, birinci sefer olmasa da ikincide pıt edip açılıverdi.
Erkeğim diye dolanan insan müsveddesi "Madem açabiliyorsun, beni ne uğraştırdın?" diye mööledikten sonra farkettim ki dişilik konusundaki ısrarlarım yararsız. Zira yanımdaki herif bırak erkekliği, insanlıktan dahi böylesine uzakken, benim "Bana kadınlığımı hissettirdi" geyşalığında cümleler kurabilme ihtimalim de anca arkasından el sallayabileceğim bir hayal.
O günden sonra boyumun ölçüsünü almış olarak kendisinden sadece bulaşık makinesini boşaltma, kirlilerini ayırma gibi çok fazla fiziksel ve zihinsel yetenek istemeyen işlerde yardım istedim.
Bir an bünyede husul eden "dişiliğin farkına varma" meselesine gelince... Daha açamadan soldu ömrünün baharında: "Napıyosaaan aşkitom?" olamadan eski usul "Naber lan yarraaam?"la devam etti yoluna.
Mike Stilkey'nin Kitaptan Heykelleri
-
Sanatçının blogda daha önce yayınlanmış çalışmalarını görmek için buraya,
web sitesini ziyaret etmek için buraya tıklayın.
Devamı »
1 yıl önce
5 yorum:
samimi bir itiraf: valla bu zamana kadar ben seni erkek sanıyordum. gerçi az sayıdaki yazılarında bunu anlayabilecek pek de bir şey yoktu. o da ayrı..
ulan alice ayres diye birini erkek sanmak da bana mahsus bir mallıkmış ha.
ahahhaah :)) olsun o kadar da dişi değilim gördüğün üzere. bu aralar bana bir hal geldi, yazmaya başladım. bu arada dünkü yeni yazına kadar size de bir hal geldi yazmayı bıraktınız sanıp tedirgin olmuştum ama şükürler ola hayat belirtisi var.
valla oldu bi haller. elimiz klavyaya gitmiyor artık. silkinmek lazım.
bu arada şu kelime doğrulamayı kaldırsan nasıl olur?
hemen kaldırıyorum. ee velinimetsiniz ne de olsa. :)
Yorum Gönder